Bu dizinin başlayacağını gördüğüm ilk andan itibaren çok tedirgin ve endişeliydim. Çünkü ışıklar içinde uyusun Aya'nın hikayesinden o kadar çok etkilenmiş ve benimsemiştim ki hatırasına zarar vereceklerinden çok korkmuştum. Bu yüzden de şiddetle karşı çıkmıştım. İlk tanıtım ve fragmanlardan sonra endişem biraz daha artmıştı. Ta ki ilk bölüm yayınlanana kadar. Ufacık değişiklikler yapsalar da ilk bölümün güzel olduğunu düşündüm. Bu da biraz olsun içimin rahatlamasına sebep oldu. İnşallah final bölümüne kadar da güzel Aya'nın hatırasını korurlar.
İlk bölümün kahramanı bana göre Sanem Çelik'ti. Bana anne duygusunu o kadar iyi geçirdi ki bir yerden sonra kendimi tutamadım ve göz yaşlarım boşaldı. Ben orijinal versiyonunda Aya karakterine yani hasta olan kızı oynayan oyuncunun oyunculuğuna ağlamıştım. Fakat bunda direk olarak anne karakteri yani Sanem Çelik'in oyunculuğu beni çok etkiledi, hatta mahvetti. Annem orijinal versiyonunu izlerken çok ağlamıştı, Türk versiyonunda anneme baktığımda annemi de Sanem Çelik'in sahnelerinin etkilediğini gördüm. Bu yüzden bölümün kahramanı bana göre Sanem Çelik'ti. Çok başarılı ve muazzam bir performans sergilemişti.
Tolga Tekin ile Sanem Çelik'in uyumunu da çok beğendim. Figen ve Muzaffer çiftinin uyumu çok hoştu. Japon versiyonu ile kıyasladığımda bizim anne baba karakteri on numara beş yıldız olmuştu. Japonların aile yapısından kaynaklı sanırım her zaman aile ilişkilerinde bir mesafe oluyor ya da izleyiciye aile ilişkisi kavramını doğru veremiyorlar. Fakat biz de direk olarak ''gerçek'' eşlermiş gibi bir ilişki betimlenmiş. Bu da tabii ki karakterlere artı bir puan katmıştı. Tolga Tekin'in oyunculuğu çok güzeldi ama çok eminim bu karakter ile benimsenirse kesinlikle izleyicinin aklında iyi bir yer edinmiş olacak. Bu karakter Tolga Tekin için bir dönüm noktası bile olabilir.
Miray Daner'in karakterle bütünleşmiş olması içimi rahatlattı. Acaba nasıl bir oyunculuk sergileyecek soru işaretine performansıyla güzel bir cevap vermiş oldu. Böyle bir karakteri bu kadar doğal oynayabileceğini tahmin edememiştim. Çünkü ülkemizde ki ''melek kız'' karakteri klişe bir karakter olduğu için çok yapmacık duruyor ama Miray Daner doğal oynayarak bu tabuyu kırmış gibi oldu. İnşallah Japon dizisinde ki Aya karakteri kadar Cihan karakteri de Miray Daner'in performansı ile içimi yakar.
Helin Kandemir'in kız kardeş karakteri olarak daha fazla göz önünde olması ve birazda çirkef olmasını beklerdim. Yani Elif karakterine gıcık kapmamız lazımdı. Bu versiyonunda biraz geri planda kalmış gibi hissettim. Tabii ilk bölüm daha sonraki bölümlerde neler olacak bilmiyorum ama beklentim gıcık kapmaktan yana. Geri planda olduğu için oyuncunun performansını ya da yeteneğini tam inceleyemedim. Şimdilik iyi gibi duruyor en azından sahnelerde bir potluk yoktu.
Keza diğer kardeşler Görkem Mete Demir ve Revna Çolak'ta bu şekildeydi. İlk bölümde sanırım daha çok Cihan karakterine yer vermek istediklerinden kaynaklı oldu bu durum. İnşallah daha fazla kardeş karakterleri de görebiliriz.
Mert Yazıcıoğlu tam beklediğim gibi bir oyunculuk sergilemişti. Yine Japon versiyonu ile karşılaştırdığımda hemen hemen Japon oyuncu ile aynı performansı sergilemişti. Bakışlar mimikler duruş ses tonu neredeyse aynıydı. Acaba Japon versiyonunu izledi mi diye düşündüm. Bence karakterine en iyi çalışmış oyunculardan biri olmuş Mert Yazıcıoğlu. Size nasıl yazsam sanki tamamen karakter ile empati kurmuş ve o karakterin geçmişte ki yaşamını yaşamış gibi bir duyguya girmişti. Spoiler olmasın ama Mahir karakterinin de geçmişi pek parlak değil. Bunu bildiğim için izlerken bu düşünce ile izledim karakteri. Cihan ve Mahir ikilisinin de güzel olduğunu ve Mert ile Miray'ın yakıştığını düşünüyorum.
Mehmet Aykaç'ın performansı gayet iyiydi ama neden Ali karakteri var dizi de anlayamadım. Tamam böyle bir karakter vardı ama çok yüzeysel belki bir iki sahnelik olan bir karakterdi. Ne bileyim sevgili olayı filan oldu biraz şaşırdım ve rahatsız oldum. Keşke sadık kalırken bu olaya da sadık kalsalardı diye düşünüyorum. Ve inşallah Ali karakteri kalıcı bir karakter olmaz. Çünkü bu hastalığın yanı sıra Cihan ve Mahir'in dostluğu da ön plandaydı. Ali karakteri girince işin içine o büyü bozulur gibi düşündüm. Ayrıca ışıklar içinde uyusun Aya'nın hatırasına da hiç yakışmamıştı.
Mehmet Aykaç'a gelince ben oyuncuyu bir önceki dizisinden seviyordum. Karakter olarak olmasa da dizi de gördüğüme sevindim.
Dizi ilk bölüme göre beklentimin çok üstünde bir dizi olmuştu. Yönetmeni tanımıyorum ama çekim stilinden hoşlandım. Bu sezon tüm jenerikler aynı olmasına rağmen bu diziye konu itibarıyla çok yakışmıştı. Gerek oyuncuların uyumu, gerek işleyişi, gerek seçilen mekanlar birbirine uygundu. Bildiğim bir konu olmasına rağmen severek ve ilk defa izliyormuş hissini yaşadım. Bu da senaryonun doğru yazıldığını gösterir. Yani, senaryo kısmını da başarılı buldum. Yalnız keşke dizinin bitiminde hikayedeki gerçek kızı (Aya) ve günlüklerini gösterselerdi çok hoş olurdu. Doğruyu yazmak gerekirse böyle bir hamle beklemiştim yapımdan. Bence bu diziyi kaçırmayın. İzlediğiniz herhangi bir dizi varsa bırakın bu diziye başlayın, bir dizi izlemiyorsanız da hiç durmadan şans verin. Bu dizi izlenmeyi hak eden ve verilen emekle hak etmiş bir dizi olmuş. Şiddetle tavsiye ederim. Umarım sonuna kadar hikayeye sadık kalınır.
İlk bölümün kahramanı bana göre Sanem Çelik'ti. Bana anne duygusunu o kadar iyi geçirdi ki bir yerden sonra kendimi tutamadım ve göz yaşlarım boşaldı. Ben orijinal versiyonunda Aya karakterine yani hasta olan kızı oynayan oyuncunun oyunculuğuna ağlamıştım. Fakat bunda direk olarak anne karakteri yani Sanem Çelik'in oyunculuğu beni çok etkiledi, hatta mahvetti. Annem orijinal versiyonunu izlerken çok ağlamıştı, Türk versiyonunda anneme baktığımda annemi de Sanem Çelik'in sahnelerinin etkilediğini gördüm. Bu yüzden bölümün kahramanı bana göre Sanem Çelik'ti. Çok başarılı ve muazzam bir performans sergilemişti.
Tolga Tekin ile Sanem Çelik'in uyumunu da çok beğendim. Figen ve Muzaffer çiftinin uyumu çok hoştu. Japon versiyonu ile kıyasladığımda bizim anne baba karakteri on numara beş yıldız olmuştu. Japonların aile yapısından kaynaklı sanırım her zaman aile ilişkilerinde bir mesafe oluyor ya da izleyiciye aile ilişkisi kavramını doğru veremiyorlar. Fakat biz de direk olarak ''gerçek'' eşlermiş gibi bir ilişki betimlenmiş. Bu da tabii ki karakterlere artı bir puan katmıştı. Tolga Tekin'in oyunculuğu çok güzeldi ama çok eminim bu karakter ile benimsenirse kesinlikle izleyicinin aklında iyi bir yer edinmiş olacak. Bu karakter Tolga Tekin için bir dönüm noktası bile olabilir.
Miray Daner'in karakterle bütünleşmiş olması içimi rahatlattı. Acaba nasıl bir oyunculuk sergileyecek soru işaretine performansıyla güzel bir cevap vermiş oldu. Böyle bir karakteri bu kadar doğal oynayabileceğini tahmin edememiştim. Çünkü ülkemizde ki ''melek kız'' karakteri klişe bir karakter olduğu için çok yapmacık duruyor ama Miray Daner doğal oynayarak bu tabuyu kırmış gibi oldu. İnşallah Japon dizisinde ki Aya karakteri kadar Cihan karakteri de Miray Daner'in performansı ile içimi yakar.
Helin Kandemir'in kız kardeş karakteri olarak daha fazla göz önünde olması ve birazda çirkef olmasını beklerdim. Yani Elif karakterine gıcık kapmamız lazımdı. Bu versiyonunda biraz geri planda kalmış gibi hissettim. Tabii ilk bölüm daha sonraki bölümlerde neler olacak bilmiyorum ama beklentim gıcık kapmaktan yana. Geri planda olduğu için oyuncunun performansını ya da yeteneğini tam inceleyemedim. Şimdilik iyi gibi duruyor en azından sahnelerde bir potluk yoktu.
Keza diğer kardeşler Görkem Mete Demir ve Revna Çolak'ta bu şekildeydi. İlk bölümde sanırım daha çok Cihan karakterine yer vermek istediklerinden kaynaklı oldu bu durum. İnşallah daha fazla kardeş karakterleri de görebiliriz.
Mert Yazıcıoğlu tam beklediğim gibi bir oyunculuk sergilemişti. Yine Japon versiyonu ile karşılaştırdığımda hemen hemen Japon oyuncu ile aynı performansı sergilemişti. Bakışlar mimikler duruş ses tonu neredeyse aynıydı. Acaba Japon versiyonunu izledi mi diye düşündüm. Bence karakterine en iyi çalışmış oyunculardan biri olmuş Mert Yazıcıoğlu. Size nasıl yazsam sanki tamamen karakter ile empati kurmuş ve o karakterin geçmişte ki yaşamını yaşamış gibi bir duyguya girmişti. Spoiler olmasın ama Mahir karakterinin de geçmişi pek parlak değil. Bunu bildiğim için izlerken bu düşünce ile izledim karakteri. Cihan ve Mahir ikilisinin de güzel olduğunu ve Mert ile Miray'ın yakıştığını düşünüyorum.
Mehmet Aykaç'ın performansı gayet iyiydi ama neden Ali karakteri var dizi de anlayamadım. Tamam böyle bir karakter vardı ama çok yüzeysel belki bir iki sahnelik olan bir karakterdi. Ne bileyim sevgili olayı filan oldu biraz şaşırdım ve rahatsız oldum. Keşke sadık kalırken bu olaya da sadık kalsalardı diye düşünüyorum. Ve inşallah Ali karakteri kalıcı bir karakter olmaz. Çünkü bu hastalığın yanı sıra Cihan ve Mahir'in dostluğu da ön plandaydı. Ali karakteri girince işin içine o büyü bozulur gibi düşündüm. Ayrıca ışıklar içinde uyusun Aya'nın hatırasına da hiç yakışmamıştı.
Mehmet Aykaç'a gelince ben oyuncuyu bir önceki dizisinden seviyordum. Karakter olarak olmasa da dizi de gördüğüme sevindim.
Dizi ilk bölüme göre beklentimin çok üstünde bir dizi olmuştu. Yönetmeni tanımıyorum ama çekim stilinden hoşlandım. Bu sezon tüm jenerikler aynı olmasına rağmen bu diziye konu itibarıyla çok yakışmıştı. Gerek oyuncuların uyumu, gerek işleyişi, gerek seçilen mekanlar birbirine uygundu. Bildiğim bir konu olmasına rağmen severek ve ilk defa izliyormuş hissini yaşadım. Bu da senaryonun doğru yazıldığını gösterir. Yani, senaryo kısmını da başarılı buldum. Yalnız keşke dizinin bitiminde hikayedeki gerçek kızı (Aya) ve günlüklerini gösterselerdi çok hoş olurdu. Doğruyu yazmak gerekirse böyle bir hamle beklemiştim yapımdan. Bence bu diziyi kaçırmayın. İzlediğiniz herhangi bir dizi varsa bırakın bu diziye başlayın, bir dizi izlemiyorsanız da hiç durmadan şans verin. Bu dizi izlenmeyi hak eden ve verilen emekle hak etmiş bir dizi olmuş. Şiddetle tavsiye ederim. Umarım sonuna kadar hikayeye sadık kalınır.
''Dizi gerçek bir hikayeden uyarlamadır.
Dizinin kitap adı: Bin Damla Gözyaşı: Bir Genç Kızın Yaşam Savaşı
Japon dizisinin adı: 1 Liter Of Tears''
Bu yazı renklitirtil bloguna aittir ve kullanılması kesinlikle yasaktır.
Dizi ilk bölümüyle reytinglerde yayın zamanı, 10. sırada, tekrarı ise 22. sırada tamamladı.
Dizi ilk bölümüyle reytinglerde yayın zamanı, 10. sırada, tekrarı ise 22. sırada tamamladı.
BİR LİTRE GÖZYAŞI
Tür: Dram, Aile, Tıbbi, Romantik, Trajedi
Uyarlama: 1 liter of tears (Aya Kitō'nun gerçek hikayesinden uyarlamadır.)
Senaryo: Neşe Şen, Sertaç Ergin, Gül Meriç Özen
Yönetmen: Serhan Şahin
Yapım: Med Yapım - Mf Yapım
Yapımcı: Fatih Aksoy
Yapım yılı: 2018
Yayın günü: Pazar
Yayın saati: 20.00
Yayın kanalı: Kanal D
Başlangıç tarihi: 7 Ekim 2018
Konu:
Cihan, büyük bir heyecanla üniversiteye hazırlanmaktadır. Hayal ettiği gibi üniversiteyi kazandığında başka bir heyecanın da içinde bulur kendini: “Aşk”. Yaşamaya yeni başladığını hisseden Cihan, aslında tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmıştır ve bunu ilk öğrenen annesi Figen olur. Figen, kızının ömrü yettiğince onun hayatını benzersiz ve kızının hak ettiği gibi geçirebilmesi için çetin bir mücadeleye girişir.
14 Yorumlar
Ay aklımdaydı ama kaçırmışım artık internetten izleyeceğim. :)
YanıtlaSilİzledin mi? :)
SilSanem Çelik genel anlamda oyunculuk kariyeri ele alındığında rolüne çok fazla kendini verebilen, bunun altından çok başarılı bir şekilde kalkan bir oyuncu değil mi sence de? Nedense onun rolleri beni çok içine alıyor. Ancak bu dizideki hali sanki bir başka... O tavrı, o oyunculuk ruhu... Gözlerim dopdolu, resmen boğazım düğüm düğümdü.Ne yalan söyleyeyim, çok hoşuma gitti. Hele ki Japon yapımıyla aralarında şimdilik ''çok fazla'' fark olmaması daha bir artıydı benim için...
YanıtlaSilEvet, doğuştan gelen bir yeteneği var. Bende çok etkilendim. :)
SilBen orijinaline bakmadim ama orijinalini ne kadar benimsemiş ve etkilenmişsin nereye kadar gidecek bu uyarlama bagimliligi anlamiyorum ülkede anlatacak konu mevzu yokmuş gibi ve esasa geliyorum "Taklitler aslını yaşatır" ve ben türk tvlerinden bağımsız intden dizi izlemeye devam:))
YanıtlaSilTüm Dünya birbirinden uyarlıyor ülkemize özel bir durum değil. Bizim dizilerimizi de başka ülkeler uyarlıyor. :)
SilSiz japonların orijinal versiyonunu mu daha çok beğendiniz yoksa türk uyarlamasını mı?
YanıtlaSilİki diziyi karşılaştırırsam Japon versiyonu daha ağır basıyor. :)
SilYorumum neden yayinlanmadi? X(
YanıtlaSilHakaret ettiğin için.
SilYorum yaptığın kısımın üstünde hangi yorumları yayınlamadığıma dair maddeler var. Bu maddelerden biri
''TARTIŞMA YARATACAK CÜMLELERDEN KAÇININIZ, saygı ve sevgi çerçevesinde yorum yapmaya özen gösterelim.'' maddesiydi bu maddeden dolayı.
Ama ben birine hakaret etmedim ki. Benim görüşlerim tamamen dizi hakkındaydi
YanıtlaSilO halde sizin yorumunuz gelmedi yani onaylamam için yorum paneline düşmedi. Çünkü bu posta gelen bir yorumda Türk yapımcılar şöyle Türk izleyicisi böyle gibi ağır ve zeka ile ilgili bir yorumdu, uyarlamayı doğru yapmadıkları için uzun ve hoş olmayan çok ağır bir yorum yapılmıştı. Yani eleştirinin dozunu ayarlayamamıştı. En son gelen yorum bu şekilde olduğu için onu yayınlamadım. Onun harici bu posta başka yorum gelmedi. :)
SilO benim yorumum değil :'( gönderemedim o zaman tüh ya çok da heveslenmiştim yazarken. Neyse iyi günler ^_^'
SilHee tüh tekrar yapabilirsin istersen. İyi günler. :)
Sil✿Lütfen hiç bir sitenin linkini ve blogunuzun linkini paylaşmayınız.
DİKKAT !!! (BLOG LİNKİNİ PAYLAŞANLARIN YORUMLARINI YAYINLAMIYORUM)
✿TARTIŞMA YARATACAK CÜMLELERDEN KAÇININIZ, saygı ve sevgi çerçevesinde yorum yapmaya özen gösterelim.
✿LİNK, SİYASİ, SPOİLER, ÖTEKİLEŞTİRME ve TARTIŞMA yaratacak cümleleri yayınlamıyorum. :]
Yorum sahibinin yaptığı yorumun blog ve blog yöneticisi ile ilgisi yoktur. Sorumluluk yorum yapan kişiye aittir.
zhl:)