Ankara Atatürk Kültür Merkezi İl Tanıtım Günleri Kastamonu 2018 #1

Mart ayında bunalımdayım biliyorsunuz ne yapsam ne yapsam diye düşünürken bir Kastamonulu olarak telefonuma bir mesaj geldi. Ankara'da 14- 18 Mart arası Kastamonu Günleri varmış. Anneme gitmek istediğimi söylediğimde olumlu baktı. Bende cumartesi gününe hemen plan yaptım. Öğlen 14.00 gibi evden çıktık ve 14.40 gibi oradaydık. Saat 18.00'e kadar oranın güzelliğine doyamadık ve bir türlü çıkamadık. Bir Kastamonulu olsam da ilk defa böyle bir tanıtıma gittim. Oraya gidip oranın havasını atmosferini gördükten sonra çektiğim fotoğrafları bir anda değil de seri bir yazı halinde yazmam gerektiğini düşündüm. Çünkü o kadar eğlendim o kadar mutlu oldum ki tüm stresimi attım orada deşarj oldum.

Uzun süredir sıkıntıda olduğum ve tadını da çıkardığım için detaylı bir şekilde size de anlatmak istiyorum. Eğer şehrinizde böyle il tanıtım günleri oluyorsa ve Kastamonu da ilinize geliyorsa muhakkak gidin ve kültürünü görün. Bir Kastamonulu olarak bildiğim kültürün üzerinde bir kültür olduğunu keşfettim. Gerçekten memleketimle gurur duydum yazsam abartı olmaz. Gerek, kıyafetleri, gerek el işçiliği, gerek ikramlıkları, gerek yemekleri, gerek eğlencesi bildiğimden daha fazlaymış.

Tek ben böyle düşünmüyorum kütüğü başka memleketlerde olan ve her yıl müptelası olmuş insanlarla da tanıştım. Öyle ki artık oraya her yıl gelen esnafta o kişileri tanımış. Özellikle yiyecek satan bölümlerde diyaloglara kulak misafiri oldum. Geçen yıl hoşumuza gitti bu yıl daha fazla alacağım gibi cümleler vardı. Sanırım fiyatlarında orta kesime hitap ettiği için yani uygun geldiği için albenisi çoktu. Hatta bazı insanlar pazara gelir gibi pazar arabalarıyla gelmişlerdi. O pazar arabalarını doldurup doldurup evlerini gittiler. Ben bile onları gördükçe gaza gelip yediğim yiyeceklerle birlikte 200 liralık alışveriş yapmışım. Eve geldiğimde fark ettim ve kendime inanamadım. Güya para harcamayacaktım ama farkında olmadan harcamışım. Bakalım Kastamonu Günlerinde neler yapmışım;
Bu yazı renklitirtil bloguna aittir ve kullanılması kesinlikle yasaktır.

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'ne metro ile gitmeyi tercih ettim. Dikimevi metrosundan aktarma yaparak alana ulaştım.


Daha ilk dakikada afiş dikkatimi çekti. Çünkü bu yıl Kastamonu'nun Türk Dünyası Kültür Başkenti olduğunu Kültür Merkezine asılmış dev afişten öğrendim. Kastamonuluyum ama daha önce böyle bir bilgi internet üzerinde hiç karşıma çıkmamıştı. Afişi görür görmez çok eğleneceğimi anlamıştım.


İlk karşıma çıkan elbette ki meşhur evlerimiz oldu. 


Evlerden biri büyük biri küçüktü. büyük olanının içinde dekor vardı ama fotoğraflayamadım. Artık kim bıraktıysa dekorun üzerine yediği yemeğin çöpünü bırakmıştı. Sinsi bakışımı atarak oradan uzaklaştım.


''Sağında kalesi,solunda kulesi,ortasında boklu deresi.''sözünü kim buldu çok merak ediyorum. Çok güzeldir Kastamonu ve dere ıslah edildi. Her neyse kulenin minyatürünü görünce aklıma bu söz gelmişti, sizlere de yazmadan geçmedim.


En çok ilgimi çekenler kısmında şapkalar başı çekiyor. Şapkalara bakınca geçmişte şık giyimli olduklarını düşündüm. Fotoğrafta çok belli olmuyor ama çıplak gözle bakıldığında canlı renkler ve motifler direk ilgimi çekmişti. Uzun süre inceleme şansı buldum ve günümüzün rezil kıyafetlerine bakınca geçmişte yaşamaya iç geçirdim.


Bu tezgah bana göre çok pahalıydı ama tüm getirilen mala bayıldım. Eğer seneye gitme şansım olursa para biriktirip öyle gideceğim. Gerçekten çeyizime almak istiyorum bu tarz örtülerden.


Keza bu tezgahın malını da çok sevdim. Fakat ben yanıma çok para almamıştım.


Sarı yazma Kastamonu çeyizlerinin olmazsa olmazıdır. Bende çeyizim için istiyordum ama bir türlü fırsatım olmamıştı. Bu yıl Kastamonu'ya gitmeyi planlıyorum. Gittiğim zaman almayı düşünüyordum ama yazmalar ayağıma geldi. Aldıklarım için ayrı bir post yazacağım o zaman sizlerle paylaşacağım. Bu tezgahtan 2 adet sarı yazma ve bir de renkli taş baskı sofra bezi aldım. Daha evvel siyah baskılı olanını aldığım için şimdi renkli baskılı olarak aldım. Bu şekilde çeyizimde 3 tane taş baskılı oldu.


Şu panodaki takıma içim gitti görür görmez benim olmalı dedim hatta iki defa gittim geldim tezgahın önüne... Fakat alamadım. İnşallah seneye de böyle bir takım gelir kesin benim olmalıydı içimde aldı.


Ve bu postun son fotoğrafı olarak bunu seçtim. Çünkü bunda da bir işçilik vardı. Burada İstanbul çizimi bir tabak vardı. Eğer ki evli olsaydım kendi evim için düşünmeden alırdım. Benim tarzıma çok yakındı. 

İlk postum için seçtiğim fotoğraflar bu şekilde. Kastamonu günlerinde bir sürü anı edindim, bir sürü fotoğraf çektim ve sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Umarım postumu severek okumuşsunuzdur. Serinin ikincisinde görüşmek üzere.

Yorum Gönder

0 Yorumlar