Hayatımda Bir Koreli Misyonerler Eksikti

Başlığa bak hizaya gel. Ne zaman dışarı çıksam ya koluna boya dökmüş hastaneye acile giden bağımlı insanlar denk gelir ya da Ankara'nın delisi. Her zaman tuhaf insanlarla karşılaştığım için bu konuda deneyim sahibi olup böyle bir durumda nasıl davranmam gerektiğini iyi bilirim. Fakat bu sefer cidden ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Hani sinirden elin ayağına dolaşır ya aynen o duruma geldim. Size  9 Ağustos çarşamba  günü yaşadığım olayı kısaca aktaracağım. Bu olayı dikkatlice okuyup çevrenizi uyarmanızı da ayrıca rica ediyorum. Bu konuda lütfen biraz duyarlı olalım. 

Çarşamba sabahı güzel bir kahvaltı sonunda 15 yaşlarında kuzenim, annem ve ben Anıtkabir planımızı gerçekleştirmek için harekete geçtik. Çok harika bir zaman geçirdik. O kadar güzel bir anı biriktirdik ki orada, hayatım boyunca unutamam. Her şey sorunsuz, hoş giderken birden bir saat kadar sinirleneceğim bir olay oldu. Eve dönmek için yeni adıyla Anadolu eski adıyla Tandoğan metrosunun istasyonuna  geldik. Arkamızdan iki tane hem turist, hem öğrenci görünümlü Koreli genç erkeklerde geldi. O zaman benim kuzenimi gözüne kestirdiklerini düşünüyorum. Neyse metro geldi, bizim olduğumuz vagona onlarda bindiler ve bir kaç Koreli genç daha bu ikiliye eklenerek bizim olduğumuz arka tarafta durdular. 

Biz Dikimevi son durakta inecektik. Bu yüzden istasyonlar geçtikçe inen insanlarla metronun içi tenhalaştı. Kızılay'da bizim olduğumuz tarafta olan orta yaşlı insanlarda indi. Ben, annem, 15 yaşında kuzenim ve bu Koreli genç erkekler kaldı. Metro hareket ettikten bir kaç saniye sonra aralarında Korece konuşup (2006- 2007'den  bu yana Kore dizisi izliyorum az buçuk anlıyorum) kuzenime yaklaştı bir tanesi. 

İngilizce bir şeyler dedi ve bir şey çıkardı. O sırada biz yol soracak sandık, hatta çıkardığının Türkçe bir sözlük olduğunu düşündük. O an siz de olsa yardım etmek isterdiniz. Sonuçta turist gibi  malum Türk insanı da  misafirperver ve böyle konularda yardım sever.  Neyse siyah kaplı bu sözlük görünümlü kitaptan bir metin okumamızı istedi. Daha doğrusu kuzenime gösterdi ve bende yaklaştım. (Sonuçta 15 yaşında çocuk ister istemez kontrol etmem lazım.) Yaklaşıp okuduğumda bir de ne göreyim bir incil ayeti. 

O sinirle unuttum ama ayeti bilen varsa yorumlarda yazsın. İsa'ya inanırsan mükafatlandırırsın gibi bir şey. Tek hatırladığım İsa ve mükafat. Bir anda kuzenimin okumasını beklemeden koruma iç güdüsü ve olmayan ingilizcemle: -''NO! NO! NO! I AM MUSLİM, NO!'' dedim. (Anlamayan misyoner seviciler için:  Burada  bağırarak ve sert değil  kısık ve normal bir şekilde  söyledim.)Bunlar benim olayı anladığımı fark edip birden çat pat ( Türkçe  bilmiyor gibi davranmışlardı!): ''Türkçe'ye çevir sen, Türkçe ne anlam, ben Koreli değil,   (Korece konuşuyorlardı ve fiziksel olarak Kore görünümlülerdi.) Amerikan!'' dedi. Ben elimle dur işareti yaparak; ''-NO! NO!'' dedim.(Anlamayan misyoner seviciler için:  Israrla devam ettiği için burada  bağırarak  değil ama sert  kısık ve biraz vurgulu bir şekilde  söyledim.) Bir kere mantığa bakar mısınız, Türkçe olan yazıyı Türkçe'ye çevirecekmişim! Kuzenime doğru kağıda bir şeyler yazıp göstermeye filan çalıştı ( ü işareti yapmış u yapmış durumu kurtarmak için) baktım  devam ediyorlar hemen kuzenimi çektim arkamı döndüm.  Kolej durağında kaçar gibi gittiler. Yani anlayacağınız kibar  ve sıcak başlayan  bir  temas sinir bozucu bir şekilde sonlandı. 

 Fakat var ya yerle gök bir birine karıştı o an! Ya kuzenim tek olsaydı, ya ben olmasaydım müdahale etmeseydim, orada zorla anlatmak isteselerdi. İhtimalleri bile insanın  ruhunu  karartıyor.  Eminim kuzenimden,  kuzenim bu tür  şeylerde  gözü açıktır ama  büyüğü olarak ihtimalleri asla göz ardı etmemeliyim. Sonuçta daha toy bir çocuk ki çocuk anlamamış bile. -''Abla ne oldu? O neydi ki? Yol sormadı mı?'' diye bana soruyor. Hemen karşıma aldım anlattım durumu ve uyardım.

 Fakat  Dikimevi'ne nasıl geldim, nasıl yukarı çıktım bilemedim. O merdivenler ayağımdan kaydı resmen. Tüm dinlere saygım var, biliyorum her dinde misyoner var ve dinlerini aşılayarak  yayıyorlar ama insanların iyi niyetini kullanıp, şirin gözüküp suistimal etmeleri çok canımı sıktı. (Olayda   neden  tepki  verdiğim ve kızdığımı açıkladığım  yer burası çok duyarlı  misyoner sevici bloğumu  sadece bu yazı  ile görmüş  beni takip etmeyip hakkımda her şeyi biliyormuş  gibi yazan  okuyucular. Anlamanız  için bu yazıyı  yazdım. )

İşin özü Ankara dahil Türkiye'nin neresinde olursa olsun dikkat edin.

Böyle bir kaç genç size yaklaşıp misyonerlik yapabilirler. Bir şey olmaz dersin dinlersin gönlün kayıverir, bir dakika sonra ne olur bilemezsin. Bu yüzden dikkat edelim. Kore ve Japonların ülkelerinde eğitim alıp en çok ülkeleri nerede seviliyorsa, o ülkeye gidip misyonerlik yaptıklarını daha evvel bir çok yerde okumuştum. (Koreli misyoner yazabilirsiniz GOOGLE'a.) Başıma gelmez diyordum ama geldi. Özellikle Kore fanları bu konuda en çok siz dikkat edin. Diğer tanıdığınız Kore fanlarını da uyarın. Bizlerin sevgilerini suistimal etmeye hazır, ülkesini tuhaf duruma düşüren bu garip misyonerler geziniyor ortalıkta. Ve benim bile başıma geldiyse sayılarının fazlalığını siz düşünün.  ALLAH hepimizi doğru, iyiliğimizi suistimal etmeyecek insanlarla  karşılaştırsın.

Sizin de başınıza böyle bir şey  geldiyse rica ediyorum  başınıza gelen olayı   yorumlara yazın. 

Algı ve anlama problemi olanlar için dipnot: 

Yazı da başka dinden bir insana karşı yapılmış bir ırka ya da dine karşı yapılmış bir tepki yok. Yazımı tane tane okuyup ne anlatmak istediğimi anlayıp düşünerek sosyal hesaplarımdan yazın. Diğer türlü komik oluyor cidden ne yazacağımı bilemiyorum. Bahsedilen kişilerin misyoner olduğunu unutmayın. Ayrıca bana değil küçük bir çocuğa geldiğini onu koruma güdüsüyle tepki verdiğimi olayı uyarma amaçlı kısaca yazdığımı belirttim. Neymiş efendim neden tepki vermişim dinleyecek ve hoş görülü olacakmışım. Herkes zaten hoş görü ile dinlemiş nete yaz oku ben dinlememişim tepki vermişim bu düşmanlık mı? Millet kendini atıyormuş köprüden ben de mi atayım? Aman hristiyan adam dur hristiyanlık hoş görü dini hemen ben hoş görülü davranmalıyım kafası mı yapsaydım? Senin bana aşılamaya çalıştığın sürü psikolojisine girmediğim için hakaretler yağdırmaya ne hakkın anlamadım. Dinlemek zorundaymışım böyle bir mantık böyle bir zorlama var mı ya? Sen kimsin bir kere nesin necisin de benim yaşadığım bir olayda  3. bir şahıs olarak beni  yargılıyorsun eleştiriyorsun? Bu hakkı kim verdi sana?  Ben senin için yazmadım  ki bu yazıyı? Sen benim yaşadığım olayı  ne kadar detaylı biliyorsun ki?  En önemlisi  7/24 saat benimle misin, sohbet mi ettik seninle de bana  düşmanlık  adı altında etiket yapıştırıyorsun!   Koca koca adamlarsınız bakıyorum profilinize ayıp vallahi!  Misyoner savunacağım diye neler yazıyorsunuz öyle. Din düşmanlığına, iman ölçmeye kadar götürmeyin işi. Deseydim ki 5-6 müslüman genç metro tenhalaşınca etrafımızı sardı sağdan soldan,  iki kadındık bir çocuktu hatta 15 yaşında çocuğa zorla dinini anlatmaya çalıştı. Vallahi adamların ne sapıklığı kalırdı, ne istismarcılığı, ne tacizciliği, ne şu'cu bu'cusu... Acayip samimiyetsiz ve yapmacıksınız. Ben kendi inancımda bile biri bir şeyler anlatmaya başlayınca ya ortamı terk ediyorum, ya uyarıyorum ki sırf misyoner bir yabancı diye onu mu dinleyecektim? Görende masum, ülkemi gezmeye gelen bir turisti sırf farklı dinde diye tepki vererek uzaklaştırmışım sanır. Etiketin en alasını ülkede mezhepten tut ırka, giyim kuşama   kadar yapan sizlersiniz!  Ben bir başka dinde eğitilmiş tarikat mı topluluk mu belli olmayan  bir şeyin  mensubu adamı terslemişim   diye en ağır ve boş eleştirileri yapıyorsunuz.  Son olarak bu dipnotu konuya yakışır bir  atasözü ile bitiriyorum. 

 Dinime küfreden müslüman olsa! 

 Dün bunu ekşi sözlükten kopyalayıp  bir arkadaşım yolladı: 

Benim anlam veremediğim nokta, 2016 senesinin kapitalizmi içerisinde bir ülke vatandaşının başka bir ülke vatandaşını kendi dinine ikna etmesinin motivasyonu tam olarak nedir? avrupalıların sömürgecilik çağında afrika toplumlarını hıristiyanlaştırmasının, peygamberlik döneminde islamiyetin cihat ekseninde yayılmasının mantıklı ve gayet materyalist bir açıklaması var ama bunun açıklaması ne? "benim dinim süper, o yüzden herkes inansın istiyorum", bu yüzyılda komik kalan çocuksu bir istek değil mi? dahası, misyonerlik yaptığı ülkenin dilini bile konuşamayan yirmi yaşında bir velet, metro çıkışında ayak üstü insanlarla konuşarak onları din gibi benliğin sarsılması en zor öğesini değiştirmeye beş dakikada nasıl ikna edebileceğini sanıyor? ya bir kere sen caucasian bile değilsin olum, sarı ırksın. zaten seni de misyonerlikle hıristiyan yapmışlar. sonuç olarak bu şapşikler çok mu saftirik, yoksa ortada başka bir şey mi dönüyor, inanın anlayamadım. bir grup insanın bu kadar gerzekçe bir işe kalkışmasını mantığım kabul etmedi.  sir gawain