Neden Romantik Komedi İzler Bu İnsan Evlatları ve Bu Kız Ne Saçmalıyor

Konuk Yazar // Kalbinden Piraye

Efendim şimdi bu romantik komedi aşkım ta Gümüş isimli diziye dayanıyor. Evlenen ve birbirini sevmeyen çift. Sonra tutkunun dibine vuran çift. Ve Kalbinden Piraye için artık hiçbir şey aynı olmayacaktı.

Ne kadar farklı bir konu dedim. Çocuktum ama diziye aşık oldum. Ve inanın Kıvanç Tatlıtuğ’u o zamanlarda sevmezdim ama Mehmet Şadoğlu resmen beni benden alıyordu. Sonra birlerine sevdalandılar. Ee! Sadece ben kafayı yemedim herhalde Gümüş’le. Bütün Türk halkı da raiting denilen illetle gösterdi bu sevgisini.

Sonra bir sevmeden evlenip akabinde aşkından geberen kahramanlar furyası başladı. Ee! Kör istedi bir göz Allah verdi iki göz hesabı izledikçe izledik.

Sonra Piraye daha akıllanmadı. Gitti Uzak Doğu’ya takıldı. Orada da sarhoş olup birlikte olan veyahut birlikte olduğunu sanan çiftler vardı. Bir kez daha ''-Yuh be!'' dedi. Bu mecrada da kendini kaptırdıkça kaptırdı. Aşkı tanımadan aşk dizileri konusunda adete doktora yaptı. Fakat kazın ayağı öyle değildi dostlar.

Hayat bir romantik komedi değil. Romantik bile değil komedi hiç değil. Mesela; Gümüş’ten başlayalım. Biz aşık olmadan evlensek adam kim bilir ne eder nasıl biri çıkar. Aşık olup evlensek de durum aynı.

Sarhoş olup geceyi birlikte geçirip aşk kazanının içine düşenlere ne demeli? Ya arkadaşım biz böyle bir deneyim yaşasak adam ne çıkar? Bize neler yapar? Ya da hoşlansa bile bize kolay kız mı lan, deyip çekip gitmez mi?

Şimdi ama hayattan farklı olmalı film diyeceksiniz. Dizi biraz yaşam üstü olmalı diyeceksiniz. Evet haklısınız. Yerden göğe kadar haklısınız ama biz inanıyoruz. Aşkı farklı yorumluyoruz. Aşkı abartıyoruz. Sonra da başımızı vuracak taş arıyoruz.

Aslında sizlere bu konudan birazcık bahsedip ana konuya girecektim ama olmadı. Bir süredir tükenmişlik sendromu yaşıyorum. Türk dizisi açıyorum zorla evlenmeler falan. Uzak Doğu dizisi açıyorum küfelik olup geceyi birlikte geçirmeler. Aşklar meşkler. Öyle, böyle…

Piraye küçükken ve bunlar ilk defa işleniyorken ekrana takılı izliyorduk ama kabul edelim efendiler gerek ülkemiz, gerekse Dünya kendini tekrar ediyor ve yeni bir şey yok. Yeni bir şey yapmaya çabalayan da yok ya da miyop Piraye yine göremiyor.

Zenginlerin yaşamını, bizlere zengin olmayan ölsün zihniyetini aşılayanlara hiç değinip kafanızı şişirmeyeyim. Her şey tadında güzel olmalı. Üstte uzunca bahsettiğim konular işlendi. Sevindik, ağladık ve bitti.

Artık yeni şeylerin vakti. Ha senarist, yönetmen ve ekip böyle bir şeye imza atmaya çalışıyorsa lütfen izleyici siz de bu içimizi dışımızı kaplayan pembiş bulutları savurun. Biraz cesaret, biraz umut. Hoşça kalın.

renklitirtil'in yorumu:

Kalbinden Piraye arkadaşıma bu güzel yazısı için teşekkür ederim. Düşüncelerinde sonuna kadar haklıydı. Ağzımıza  bir parmak bal çalıp gerçek hayatımızda da beklentilerimizin  bu yönde olmasını sağladı bu diziler, filmler. Bu yüzden de çoğumuz ya evde kaldık, ya mutsuz olduk. Artık bu sektör  biraz daha gerçek hayata yakın olmalı diye düşünüyorum. Blogumda yazı yazmak isteyen  takipçilerim olursa 0606tatli@gmail.com adresinden ulaşabilirler.