2 yıldır bitmek bilmeyen bir mutsuzluk yaşıyorum. Yanlış anlamayın depresyonda filan değilim ama hayat bana ağır gelmeye başladı. 2016 sonunda bu yıl için umut etmiştim ama bu yılda umduğumu bulamadım. Yılın bitmesine 1 ay kaldı ve yine ne bir tane anı ne bir tane güzel yıllar sonra hatırlanacak gün oldu. Gerçekten ekonomik etkenler arttıkça insan mutsuzluğa doğru gidiyor.
İtiraf etmem gerekirse babamın yaşadığı günlerde babamın değerini bilmediğim için çok pişmanım. Bu onu üzdüm anlamında değil, gerçekten o zamanlar hiç bir şey bilmiyormuşum ben onu fark ettim. Her gün para versin ben gideyim arkadaşlarımla yiyeyim düşüncesindeydim. Bir de var ya acayip prensestim. Kursa gidiyordum o zamanlar babam arabayla bıraksın diye gözetliyordum ve adam bırakmayınca bir de küsüyordum kapris yapıyordum sonunda yine kendimi götürtüyordum. Evin tek kızıyım ya resmen milleti parmağımda oynatıyordum. Fakat baba gitti bu kız artık o prenseslikten emekli oldu. Büyüdüğümü anladığım an elektrik faturasının geldiği andı. Gerçekten o an ailecek babamın sırtına yapışmış bir asalak olduğumuzu fark ettik. Bir insan fatura bile yatıramaz mı bu kadar mı aciz olur sorusunu dönüp dönüp kendimize sorduk. O zamanlar annemin hiç bir şeye cesareti olmadığı için bir süre erkek kardeşimi öne sürsek de kaçınılmaz sondan kaçmam mümkün değildi. 2011 yazında tüm her şeyin artık yükünü almam gerekiyordu. Resmi işler, faturalar, alışverişler ve ev ekonomisi. Bu gün 2017 2010'dan bu yana çok zaman geçti ama bu gün durup düşündüğümde babamı çok iyi anlıyorum. Sürekli olarak her şey pahalılaşıyor ve bir sonra ki günü düşünmek zorundasın. Faturaya para yetecek mi evde ne bitmiş maaş ayın sonuna yetecek mi derdi beni mutsuz ediyor. Ne kadar 28 yaşında kocaman bir kadınım desem de bu konuda daha kırk fırın ekmek yemem gerektiğini farkında toy bir insanım.
1. Yeni gaz yüklemiştik içerisinde 485 m3 gaz vardı sayacın.
Gelelim bu aralar neden mutsuz olduğuma;
Babam öldükten sonra babamın üzerinde kaldı faturalar, dokunmadık. Babamın üzerinden gününü geçirmeden helal bir şekilde kuruşu kuruşuna faturalarımızı ödedik. Neyse geçen yıl kombi postumu hatırlarsınız o zaman babamın ölüm belgesi alınmıştı ondan kaynaklı olduğunu düşünüyorum geçen cuma eve bir kağıt geldi. Kağıtta babamın öldüğünü tespit etmişler ve 5 gün içerisinde doğal gaz için başvurmazsak gazımızın kesileceği yazıyordu. Koskoca yaz karpuz kabuğuna kaçmış olmalı ki kasım ayının sonunda kışın ortasında böyle bir şeyle karşılaştık. Ankaralı olan bilir Başkent Doğal gaz Maltepe'dedir. Tabii biz endişe edince araştırmadan pazartesi günü gittik.Gitmeden annem dedi ki -''Kızım yanımıza 500 lira alalım belki lazım olur. '' Evden çıktık metroya bindik ve Maltepe metrosunda indik. ALLAH tarafından sanırım güvenliğe bildiğimiz yeri sorma ihtiyacı duyduk. Güvenlik, binanın Söğütözü'ne taşındığını ve Çukurambar istikametinde olduğunu söyledi. Ne benim ne annemin hiç yolu düşmedi. O yüzden nereden gidilir, neye binilir bilmiyoruz. Bunun üzerine annem kuş yürekli bir kadın olduğundan rengi attı, panik yaptı. Hemen metrodan çıkmadan Kızılay'a döndük orada ki güvenliklere sorduk. Çayyolu aktarmasına binip 3. durakta inecektik. Aslında yapacağımız iş o kadar basit ki metrodan inince ne yapacağımız konusu yüzünden gittik durakta bir adama daha sorduk. Neyse ki o da oraya gidecekmiş sanki okuma yazmamız yok gibi onunla gittik. İşin tuhafı o istikamete giden kimse bina nerede bilmiyordu. Adam sağ olsun taksi var köşede oraya sorun dedi inince. (Armada Alışveriş Merkezinin karşısına denk geliyor taksi durağı.) Taksici dönün şuradan köşeye direk gidin Arma Kule'nin yanında dedi. Bayağı bir yürüdük sonunda binayı bulduk. Girdik hemen sıra aldık, bekledik ve sıra gelince belgelerimizi verdik. Kartlı bir sayaç kullandığımızı değiştirmek için 410 lira ödememiz gerektiğini söyledi görevli. O an kafamdan kaynar sular indi.
(Bizim yaşam tarzımıza göre 3 aylık gaz demek.)
2. 300 dolar verip aldığımız bir sayacımız var bir kere bile bozulmadı taş gibi.
3. Adres değiştirmediğimiz halde para ödüyor olmamız.